as good as

be as good as one's word

sözünün eri olmak, vaadini /sözünü tutmak.

to be as good as

geri kalmamak Fiil

as good as gold

altın gibi değerli

as good as new

hiç kullanılmamış gibi

as good as the next (one)

birini al ötekine vur

as good as the next (one)

farksız

A miss is as good as a mile

Kaybın/başarısızlığın küçüğü de bir, büyüğü de. (Örneğin treni bir dakika farkla kaçırmakla bir saat farkla kaçırmak aynı şeydir). Sıfat

give as good as one gets

aynen karşılık vermek, misilleme yapmak, altta kalmamak, taşı gediğine koymak.

give someone as good as one gets

aynıyla karşılık vermek Fiil

Your guess is as good as mine

Ne bileyim? Benim kadar sen de tahmin edebilirsin. Senden fazla bildiğim bir şey yok.

be so good as to give or grant

lütfetmek Fiil

fancy oneself as a good speaker

kendini iyi bir konuşmacı olarak görmek Fiil

have a good reputation as a doctor

doktor olarak şöhret kazanmış olmak Fiil

take something as a good omen

gelecek için iyi belirti olmak Fiil

There's as good fish in the sea as ever came out of it

Amasyanın bardağı, biri olmazsa bir daha. Sıfat